28 Şubat 2010 Pazar

Mobbing ?

Mobbing pek moda bir terim oldu. İş hayatında iki fırça yiyen kendini bir mobbing mağduru olarak herkese anlatma çabasında. İlkokulda yeni öğrenilen kelimenin cümle içinde kullanılmasına benziyor bu durum. İş hayatımın pek bilmiş burnu havada insanları yeni bir kelime öğrendi, sürekli cümle içinde kullanmaya çalışıyor. Pek harikulade, devam edin güzelim.

"İş hayatı" zaten bir savaş alanı, savaş alanındaki kurallar da öyle pek sarılalım huzur bulalım, birbirimizi sevelim, sevişelim kıvamında olmamıştır ki hiçbir zaman. Neyse sivilleşmiş gibi davranan bir insan olarak doğru modu kaçırmamak lazım. Evet evet Allah muhafaza ne mobbing'i dağlara taşlara, şeytan kulağına... Kimse sıkıntı çekmesin böyle bir şeyden. Böyle yeni bir dert, dermanı da yok üstelik.

Ama şunu düşünelim mesela, iş hayatında bir insan ne kadar zamanda salak yapılır ? Gördüm örneklerini, kişisine bağlı olarak pek kısa zamanda da olabiliyor, birazcık zaman da alabiliyor ama nihayetinde bir insanı salak olduğuna inandırmak aslında o kadar da zor değildir iş hayatında.

Veya bir insanı korkulara boğmak, gecesini gündüzüne korku bulaştımak ne kadar zordur? Bu hiç de zor değildir, hatta ve hatta en kolayıdır. İş hayatında güç dengeleri böyle korunur zaten yüzyıllardır. Kapitalizmin yükselişini de unutmamak lazım. Mobbing öyle trend bir kelimedir ki, benim havalı penguenlerim cümle içinde kullanırken başları döner ama zaten mobbing içindeki rollerini sözleşmeleri ile çoktan imzalamışlardır.

Mesela bir insana, aslında ellerinin olmadığı ve elleri yerinde gördüğü o uzantıların aslında malesef işlevsiz olduğuna inandırılabilir mi?Ve inanan insanın beyni o ellere emir sinyali gönderemez olur mu? Evet, bu beynin formatlanabildiğinin belki de en çarpıcı ispatını getiren deneylerden biridir. İş hayatında da insancıklar denklemin değişkenlerinin alması gerektiği değerlere göre formatlanırlar. Biz buna yine de Mobbing diyelim. Havalı olsun...

Asıl daha havalı bir şey söyleyeyim ben şimdi:"mors certa, vita incerta" (*)... Bugün akıllı olan yarın salak olur, bugün pek korkusuz olan yarın köşelere sığınacak yer arar, bugün dağlara çıkan biraz sonra ana karnına dönmek ister, zaten hayat da böyle pek eğlencelidir. Velhasıl, benim pek akıllı plaza penguenlerim, "vita incerta"...





* ölümde kesinlik vardır ama hayatta yoktur olarak tercüme edilebilir.

Tatil'e Az Kala...

Tatil zamanına az kaldı. Tatile gitmek kadar öncesi de keyifli. Gidecek yere karar vermek, aramak araştırmak, çalışmak hazırlanmak... Başlamak lazım. "Tatil" niyeti ile evden çıktığımızda nereye gidiyor olacağımızı çok merak ediyorum. O günü ihtimallerle kafamda canlandırmaya çalışıyorum. Az kaldı.

Bu sıralar işten kurtaramadığım bu akılsız kafamı, asıl önemli olan tatil hazırlık işlerine veremiyorum.

Japonya olabilir...
Kenya olabilir...
Hırvatistan olabilir...
Kuzey denizleri ve çevresi olabilir...
Orta Avrupa olabilir...
Brezilya olabilir...
....

Çalışmak lazım...